Fludur insan

Kendimi dinledim bugün. Sokaklarıma girdim çıktım. Ne kadar çıkmazım varsa gördüm. Köşedeki dükkanlara uğradım tanıdık yüzleri selamladım bunun bir nedeni vardı. Çocukluğum. Kendimi ait olduğum yerde hissetmeyi sevdiğimden. Hep böyleydim ben. Aitlik içinde kaybolup durdum. Bu yüzdendir her sokağım çıkmaz. Her sokağa ait olamazsın ki.

Oturdum bir banka yolun sonuydu. Sessizce düşündüm. Masum yüzü. Varmak isteyipte varamadığım o günlere. Bir tükeniş değildi bu. Bir varoluştu. Fakat bunu anlayabilmek hayatıma mal olmuştu. Sonra,

yanıma biri oturdu. Ben arkası dönük elleri başında düşünürken arkama doğru sessizce oturdu. Kafamı kaldırıp bir kez bakmadım o insana. Bilirdim kendimi bakardım aslında garipti görmezden geldim. Bana

-İleride ki ışığı görüyor musun diye sordu.

Bense gördüğümün yanında, denizin ufuk çizgisini de farkediyordum. Bilinmez bir sonsuzluk çağrıştırmıştı o an. Tıpkı hayat gibi. O ışık hep oradaydı belki ama sadece çocukluğuma aitti. Yine aynı hevesi aynı boşvermişliği bir daha hissedebilir miydim bilmiyordum. Ben de olan hislerin eskide kalmasından çok rahatsızdım. Ne bileyim bari salıncakta tepeye doğru yükseldiğimde ki kalp atışlarımı hatırlasaydım iyiydi. Hız alarak, isteyerek geldiğim yerde ben beni hatırlamıyorum ya sen,

hatırlar mısın?

Yorum bırakın